Connect with us

Eğitim

Pandemi’den kaçarken, altını dinamitlediğimiz gelecek…

Published

on

Murat Aydeniz

Pandemi sürecinde ülkemiz genç nüfusunun bir kuşağı  eğitim zayiatı olarak adeta gün gün çürürken ülkemiz politikacıları, siyasi karmaşaları daha ön planda tutmayı yeğliyorlar. Bülent Arınç’ın istifası, Selahattin Demirtaş’ın hapsi, Bahçeli’nin Alaattin Çakıcı seviceliği her gün saatlerce tv programlarında tartışılırken geleceğimizin teminatı dediğimiz öğrenciler ne durumda sorguluyor muyuz?

Bir ülkenin kalkınması, yapılanması ve her alandaki gelişimi eğitimin ön planda tutulması ile olur. Siyasi çalkantıları ön plana alarak dünya konjektöründe iyi bir yere varamazsınız. Okulların kapalı olmasının öğrencilerimize ne kaybettirip ne kazandırdığını, online derslerin ne kadar verimli olduğunun ve bu uzaktan eğitim sisteminin derslere katılımı ne duruma getirdiğini, ülkemiz genelinde derslere katılım yüzdelerini tartışıyor muyuz?

Siyasi çalkantılar, iktidarı ele geçirme entrikaları gündemimizde ise, doğal olarak ülke gündemi eğitimden uzaklaşır. Geçimini sağlamak için ekonomik zorluklar ile boğuşan halk, eğitim ihtiyacını birinci önceliğine alamaz. Çünkü tarih boyunca, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de olduğu gibi açlık ihtiyacının giderilmesi insanoğlunun birinci önceliğindedir.

Ancak devlet politikası olarak yarınlara umut ile bakılmak isteniyorsa, eğitimin birinci ihtiyaç sırasına konması gerekir.

Eğitim planlamaları ve denetimleri rafa kaldırılmış ise bu ülkenin çocukları için gelecek kaygısının taşınması normaldir. İlimizde ikinci dalga ile birlikte özel okullarda bile, online eğitime katılım % 40-50’lerde iken devlet okullarındakini düşünemiyorum. Devlet okullarının kent merkezindeki öğretmenleri ile sohbetlerde online derslere katılımın sadece 2-3 öğrenci ile sürdürüldüğü, ilçe ve beldelerde ise bu öğrencilerin de bulunamadığı ve bu durumun Milli Eğitim Müdürlüğü üst yöneticilerinin de bilgisi dahilinde olduğu ifade edilmektedir.

İlçe-belde ve köylerde internet altyapısı ve internet alım gücü yokken online derslerindeki verim veya verimsizliği sizlerin yorumlarınıza bırakıyorum. İlimizdeki özel okulların durumlarını soran bir yetkili bulmak imkânsız iken eğitim çıtasını yükseltmek biraz zor olsa gerek.

Devlet okullarının büyük bir yükünü kaldıran özel okulları kaderleriyle baş başa bırakmak, ileride büyük sıkıntılar yaratacaktır. Bütün özel okullar ile velilerin karşı karşıya kaldığı bu durumlarda arz talep durumuna göre okulların açılması söz konusu haline getirilebilir.Özel okullar ayakta kalmak için illegal yollarla öğrenciyi bir şekilde okula getirmek isteyecektir.

İşin gerçek yüzü şu ki, veliler de bu durumdan gayet memnundurlar. Hijyenik şartlar hemen hemen bütün özel okullarda sağlanabiliyor. Maske ve mesafe kuralları ile önlemler üst düzeyde tutularak öğrenciler eğitime kaldıkları yerden devam edebilir. Devlet okullarındaki öğretmenler hallerinden gayet memnunlar. Özel okul öğretmenlerini rahatlatacak bir şekilde çözümler üretilebilir. Yüksek kiralar ödemek durumunda olan özel okullar, öğretmen ve personel maaşlarını ödemede sıkıntı yaşıyor. Böyle giderse veliden ödeme alamayan özel okulların tek tek kapanması kaçınılmazdır. Devlet okullarındaki yüksek mevcutlu sınıfların yükü daha da artacaktır.

Siyasi çekişmelerden uzaklaşarak can çekişen özel okullarının sesini duymak gerekiyor. Özel okulların durumu acilen iyileştirilmelidir. Aynı zamanda öğrencilerimizin online eğitimlerinin adaletli mi, fırsat eşitliğine uygun mu, verim alınıp alınmadığını sorgulanmalıdır.

Hem devlet okullarında, hem de özel eğitim kurumlarında yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması gerekir. Epidemiyolojik kriterlerin yanı sıra eğitim, toplumsal hayat gibi kriterler de önemli. Çocukların ilerleme kaydetmesi yüz yüze eğitimde kuşkusuz daha kolay, her gün başka çocuklarla bir araya gelmeleri de arzu edilen bir şeydir. Belki çocuklar, anne babalar ve onların çalıştıkları işyerleri düşünüldüğünde önlemler alınarak okullar ve kurslar açılabilir.

Sorun okulların açılıp açılmaması değil, asıl sorun heba olan bir nesil, ve bu neslin heba olmasını çaresizce seyretmek zorunda kalan öğretmenlerimiz ve  velilerimiz. Bu neslin ileride topluma yükleyeceği sosyal ve ekonomik yükü düşünmek bile istemiyorum.

Uygun politikalar, öğrenme ortam ve araçlarına erişim, sosyal mesafe ve maske ile çocuklarımıza etkili bir eğitim vermemiz mümkün. Fakat biz her zaman olduğu gibi sorumluluktan kaçmak için işin kolayını seçiyoruz, okulları kapatmak. Peki Pandemi’den kaçarken, geleceğimizin altına dinamit yerleştirdiğimizin farkında mıyız?