Published
3 years agoon
By
urfagundem63Ibrahim Özkan
İlçemiz Viranşehir’de son bir haftada çiçeği burnunda 4 gencimiz intihar ederek aramızdan ayrıldı. Bu intihar vakalarının ikisinin nedeni uyuşturucu bağımlılığı idi. Bu gençleri uyuşturucu bağımlılığına ve dolayısıyla hayatlarının baharında intihara sürükleyen nedenleri irdeleyen bir Devlet kurumu var mı? Biz somut bir şey göremiyoruz.
TÜİK verilerine göre ülke çapında son 20 yılda yaşanan intihar vakalarında yüzde 400’lük bir artış yaşanmış. Benzeri oranlara -maalesef- Viranşehir özelinde de rastlıyoruz. Ancak bu kötü gidişata dur diyecek bir politika yürütülmüş mü veya yürütülüyor mu, buna olumlu yanıt vermek çok zor.
Viranşehir’de uyuşturucu bağımlılığı artık gizlenemeyecek, sümen altı edilemeyecek kadar görünür hale gelmiş durumda. Bu yüzdendir ki, aileler çocukları üzerindeki kontrolü tamamen kaybetmekle yüz yüze. Madde bağımlılığının şekillendirdiği asi ruhlu gençlerle başa çıkamayan aileler sorunu şiddetle çözme yoluna gidiyor, ancak bu durum tam tersi sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Bir yandan madde bağımlılığının yol açtığı sinirsel krizler, diğer yandan ailelerin baskıcı yöntemleri gençleri içinden çıkılamaz psikolojik girdaplara sürüklüyor ve sonu intiharla biten olayların fitilini ateşliyor. Viranşehir’de bunlar yaşanırken halkın manevi liderleri olarak kabul gören kanaat önderleri ne yapıyorlar sizce? Cevabı: Hiçbir şey! Ama hayır, doğru ya, bir şey yapıyorlar: Taziyelerde yüksek sesle fatiha okuyorlar! Viranşehir İlçesi maalesef adını, vehamet arz eden, iki gelişmeyle duyuruyor uzun zamandır. Kan davaları ve intihar vakaları. Bu kötü gidişatı önlemenin yolu var mıdır? Varsa nedir? Bunları tamamen tamamen sonlandırmak elbette kolay değil ancak azaltmak mümkün.
Öncelikle gençlere mutlu ve umutlu bir gelecek sağlamak lazım. Bunun yolu da ekonomiden geçiyor. İşsizlik oranları arttıkça gençler geleceğe olan umutlarını kaybediyor, kendilerini büyük bir boşlukta hissediyorlar. Bu da onları sahte cennetlerde hissettiren madde bağımlılığının pençesine düşürüyor. İkinci olarak, Viranşehirli ailelerin zihniyetlerini ve dünyaya yönelik bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor.
Bu ailelerin büyük çoğunluğu tek terbiye aracı olarak şiddeti/kısıtlamayı/yasaklamayı görüyor. Aileler çocuklarını “duyguları, arzuları, tercihleri olan bireyler” olarak görmek yerine, “her an yoldan çıkmaya teşne, şiddetle yola getirilecek duygusuz varlıklar” olarak görmekten vazgeçmeliler. Öte yandan, bu sorunla başa çıkma çok boyutlu bir mücadele yürütülmesini zorunlu kılıyor.
Bu mücadelenin bir ayağı uluslararası uyuşturucu kartelleriyle mücadeleye dayanıyor. Bunların ülkemizi hedef ülke haline getirmelerinin önüne geçmek şart. Bu anlamda gereği yapılıyor mu sizce? Maalesef tam tersi yönde işaretler mevcut.
Yönetimde ve bürokraside bu anlamda kirlenmiş isimlerin acilen tasfiye edilmesi elzem. Yurt içinde de uyuşturucuya karşı tavizsiz bir mücadele yürütülmesi şart. Uyuşturucu tacirlerine karşı hukuki anlamda sert cezaların verilmesi gerekiyor. Ailelerin bu illete karşı bilinçlendirilmesi çok önemli.
Çocuklarını madde bağımlılığına iten ortam ve sebeplerden korumaları, bağımlı olmuş çocuklarını kurtarmaları ve tedavi etmeleri olmazsa olmaz bir zorunluluk. Bu çerçevede Devletin ilgili kurumları vasıtasıyla ailelere maddi ve manevi destek sunması gerekiyor. Viranşehir’de alarm zilleri çalıyor!
Geç kalındığı takdirde durumun kontrol altına alınamayacak seviyelere ulaşması ihtimali yüksek. Geri dönülemez noktaya ulaşmadan önce hep birlikte bu mücadeleye destek vermemiz gerekiyor. Bu, Viranşehirli olmamızın değil sadece, insan olmamızın da olmazsa olmaz bir gereği!