Connect with us

YAZARLAR

Avrupa’nın turisti varsa, Urfa’nın da Allahı var

Published

on

Serhat Gerger

Her şehrin bir çaresi olmalı!Bu şehrin kurtuluş reçetesi nedir diye sorsalar, tek çare turizm derdim, neden mi?Bakın,Şanlıurfa o kadar mucize bir kent ki her yeri tarih kokan, her noktası hikayelerle dolu, eşi benzeri nadir görülen, medeniyetin yeşerdiği ve geliştiği, bölgedeki illerin en önemlilerinden biridir. Sadece bu yüzden bile bireysel ve kitle turizmine ev sahipliği yapmaya hazırdır.Tarih turizmi, kültür turizmi, inanç turizmi ve gastronomide nam salmış lezzetleriyle şehrimizin yurt içinde ve yurt dışında, her mevsimde ve her kültürde yeri var olmalıdır.

Bu bağlamda kentimizin dinamiklerinin tüm enerjisini gerçek bir turizm kapsamında topraklarımıza, esnaflarımıza, tarihi dokularımıza daha fazla nasıl katkı sağlayabiliriz diye fikir üretilmesi gerekmektedir.Şanlıurfa insanlık tarihinin başladığı en eski tarihi tapınak Göbeklitepe’ye ev sahipliği yapan, üç ilahi dine ait kutsal mekânları içinde barındıran, yöresel mutfağıyla göz dolduran, doğası ve turistik değerleriyle inanç ve kültür turizmi için emsalsiz bir destinasyonken turizmden hak ettiğimiz payı alamıyor, turistleri bu şehirde konaklatamıyor ve hala bir marka olamıyorsak bu durum yönetenlerin yanlış yolda olduğunu gösterir.

Öncelikle Urfa’nın neler yapmaması gerektiğiyle başlamakta fayda olduğunu düşünüyorum. Mesela;

-11 Nisan Kurtuluş Günü kapsamında “1.Uluslararası güvercin güzellik yarışması’’ diye anlamsız etkinliklerle gündemi meşgul etmemelisiniz
-İnsanların aklıyla alay edercesine “gölet yapıp, turistlerle dolu deniz uçakları indireceğiz.” gibi söylemlerde bulunmamalısınız
-Bölgenin en büyük ve en güzel müzesinin bahçesi açık oto alım-satım pazarına çevirilmemelisiniz
-Reji kilisesi gibi 6. Yüzyıldan kalma tarihi bir yerin adı şehirde görev yapan bir memur olan “Kemalettin Gazezoğlu“ gibi isimlerle değiştirmemelisiniz
-Bu şehire gelen tüm turistler Müslüman olmak zorundaymış gibi tek düze bir algı yaratıp her yerde alkolü yasaklamamalısınız
Kaldı ki “Turistlerin memnuniyeti önemlidir.“ ve daha önemlisi;“Turiste saygı varsa turizmde kaygı yoktur.” Anlayışını şehire ve esnafa aşılamalıyız
-Ulusal basında sürekli canice işlenen ‘kadın cinayeti, töre cinayeti’ gibi şehrimizi karalayan konuların kronik bir şekilde yayınlanmasına müsaade edilmemelisiniz
-Yine bir şehrin en büyük tanıtımı olan dizi-film setlerini basıp yönetmenin, oyuncunun yapımcının darp edilmesini engellemelisiniz.


Sürdürülebilir turizm anlayışı önümüzdeki dönem en popüler konular arasında yer alacaktır. Urfa’da bu anlayışı tehdit eden terörün adının; çevre kirliliği, tarihi ve doğayı koruyamamak olduğunun farkına varılmalıdır. Siz Halfetinin kalbine bıçak saplar gibi kentin tarihine ve doğasına aykırı bir beton otel dikilmesine izin verir, eski Urfa hanlarını nargile kafe yaparsanız en fazla Suriyeli turistleri misafir edebilirsiniz.


Yapılmaması gereken maddeleri sayfalarca uzatabiliriz. Ancak yapılması gerekenlere gelirsek kısaca en temel olanlardan bahsetmek isterim.-Öncelikle şehrin gençlerinin güven ve doyum duygusu, huzur ve rahata erişmeleri için özgür bir platform oluşumunu sağlamak olmalı ki bu Şanlıurfa’nın çağ atlamasına kapı açacaktır…-Kentin güvenliğini sağlamak, gelen misafirlerin rahatça sokaklarda dolaşabileceği ortamı ve gezi imkânını hazırlamak.-Kentin sokak ve caddelerinin hijyenine önem vermek.-Sadece THY’nin çalıştığı, alternatif başka firmaların olmadığı, THY’nin de canı istediği an seferleri iptal ettiği veya gün değiştiremediği havayolu sürekliliğini sağlamamız gerekiyor .

Başka bir şey yapılmazsa bile şu halimizden katbekat daha iyi durumda olacağımızdan şüpheniz olmasın…Kaldı ki; festival, konser, opera, belgesel, gastronomi, film, toplantı, panel, görsel reklamlar, sergi gibi etkinlikleri başarabilecek vizyona ulaştığımız an Urfa’nın dünyanın yeni Roma veya Floransa’sı haline gelmesi an meselesi olacaktır. Böylelikle tur şirketlerinin de insafına kalmamış olacağız.Suya sabuna dokunmayan protokol konuşmalarının bittiği, ekonomik geri dönüşlerin olduğu, Şanlıurfa’nın gerçek değerinin anlaşıldığı ve mağaralara ampül takılmasının başarı olarak görülmediği aydınlık günlerimizin olması dileğiyle….